İşletmelerin nakit yönetimini, fazla ve açık vermeksizin ödemeler ile tahsilatlar arasındaki dengeyi sağlayacak optimum para tutarının belirlenmesi olarak adlandırabiliriz.
Özellikle enflasyon riski taşıyan ekonomilerde, gerekli minumum nakiti statik olarak elde tutmaktan ziyade ödemelere göre değişen, zamansal olarak da ele alınması gereken bir durumdur.
Likiditenin bozulduğu durumlarda yatırımlar, ödemeler ve tüm operasyonlarda yavaşlama ile birlikte çeşitli problemler yaşanacaktır.
Öyle ise başarılı bir işletmenin fonlama sorumluluğunu üstlenen yöneticisinin, ilk sorumlu kişi olarak kar elde ederek nakit akışına katkı sağlayacak stretejiler belirleme zorunluluğu vardır.
Ekonomik durgunlukla mücadelede müdahaleci para ve maliye politikalarıyla tanınan iktisatçı John Maynard Keynes işletmelerin tıpkı bireyler gibi 3 ana neden ile para bulundurduklarını ileri sürmüştür.
İşletme nedeni; firmanın günlük rutin faaliyetlerini gerçekleştirilebilmesi, ihtiyat nedeni; ani,beklenmedik risk ve gelişmelere hazırlıksız yakalanmamak, spekülasyon nedeni; karşılaşılabilecek karlı yatırım fırsatlarını değerlendirebilmek amacıyla nakit bulundurmak şeklinde özetlenebilir.
İşletmenin finans yöneticisi ne zaman borçlanmaya başvurması gerektiğini ya da ne zaman yatırım amacıyla fon artışı sağlaması gerektiğini ve bunların hacmini belirlerken,nakit yönetim politikası, likit ve risk konusundaki tercihler ile işletmenin borçlanma kabiliyeti, kısa ve uzun dönemdeki tahmini nakitler ve cari durumu göz önünde bulundurmalıdır.
İş süreçlerini hızlandırarak kolaylaştırmak, maliyetlerini düşürmek ve rekabette bir adım öne geçmek isteyen tüm firmalar.